Mina: Şeytan Taşlama Bölgesi
Mekke şehrinde bulunan Mina, özellikle şeytan taşlama ile bilinir. Hac ibadetini yerine getiren Müslümanlar Mina'da şeytan taşlar. Aşağıdaki satırlarda Mina bölgesi ile ilgili daha detaylı bilgileri okuyabilirsiniz.
Mina, Müzdelife ile Mekke arasında ve Harem sınırları içinde bulunan bir bölgedir. Şeytan taşlama yerleri buradadır. Hacla ilgili kurbanlar da genellikle burada kesilmektedir.
Hz. İbrahim'in, Allah'ın emrini yerine getirmek üzere oğlu İsmail'i kurban etmek istemesi ve onun yerine kurban edilmek üzere Allah tarafından bir koç gönderilerek, insanın kurban edilmekten kurtulması olayı, burada meydana gelmiştir. Çeşitli kaynak eserlerde bu olay şöyle anlatılmaktadır:
İbrahim (A.S.) bir zamanlar:
"Eğer Allah bana iyi bir evlât verirse, onu Rabbimin yolunda kurban edeceğim" diye adak yapmıştır. Allah Teâlâ İbrahim'e oğlu İsmail'i ihsan etti. İsmail, yürüyüp gezebilecek çağa gelince İbrahim (A.S.) rüyasında oğlunu kurban ettiğini görmüş ve bu rüya üç gece aynen tekrarlanmıştır. Önceden yaptığı adak rüyada Allah tarafından kendisine hatırlatılmış ve adağını yerine getirmesi istenmişti.
Bunun ilahi bir emir olduğunu anlayan İbrahim, oğlu İsmail'e: "Oğulcuğum bir ip ve büyük bir bıçak al, şu vadiye gidip ev için odun toplayalım" dedi. Baba oğul vadiye doğru yola çıktılar, ibrahim, kurban emrinden söz etmediğinden İsmail bu maksatia vadiye götürüldüğünden habersizdi. Şeytan hemen İsmail'in annesi Hacer'e gitti. Hz. Hacer o sırada evde idi. Şeytan Hacer'e:
"Ey İsmail'in annesi! İbrahim'in, oğlun İsmail'i nereye götürdüğünü biliyor musun? diye sordu. Hz. Hacer:
"Şu vadide bize odun toplamaya götürdü"
dedi.
Şeytan:
"O, İsmail'i kurban etmek için götürdü" deyin Hacer: Bir babanın çocuğunu boğazlayabileceğini nasıl düşünebiliyorsun? Senin dediğin gibi değil, O, oğluna çok şefkatlidir" dedi.
Şeytan:
"O, bunu kendisine Allah'ın emrettiğini söylü yor" dedi.
Allah'ın emri Söz konusu olunca Hacer, Allah'ın emrinin her şeyden üstün olduğunun inancı ile şöyle dedi:
"Eğer Rabbi bunu emretti ise, Allah'ın emrine uyması gerekir." Şeytan Hz. Hacer'den ümidini kesti ve İbrahim'in arkasından yürümekte olan İsmail'e:
"Ey çocuk baban seni nereye götürüyor, biliyor musun?" dedi.
İsmail:
"Şu vadiden eve odun toplayacağız" diye cevap verdi.
Şeytan:
Vallahi baban seni kurban edecek" deyince
İsmail:
"O, beni ne için kurban edecek, sen bir baba nin çocuğunu kurban ettiğini hiç gördün mü."
dedi.
Şeytan:
"Rabbinin bunu kendisine emrettiğini sanıyor? dedi.
Bunun üzerine İsmail, Allah'ın emrine boyun eğeceğini bildirerek şöyle dedi:
"O, Rabbinin kendisine emrettiği şeyi yapsın. Ben de emri dinlerim ve ona itaat ederim."
İsmail'i de kandıramayan şeytan bu sefer
İbrahim'in önünü kesti ve onu Allah'ın emrini yerine getirmekten vazgeçirmek istedi.
İbrahim (A.S.): "Vallahi ben Allah 'in emrini o vadide mutlaka yerine getireceğim" dedi.
Rivayet edildiğine göre: Şeytan, İbrahim Aleyhisselâm'in önünü kesip onu Allah'ın emrini yerine getirmekten vazgeçirmeye uğraşınca, bugünkü Cemre-i Akabe (Büyük Şeytan) yanında İbrahim şeytana yedi taş attı. Cemre-i Vusta (Orta Şeytan) da tekrar önüne çıktı. İbrahim, (A.S.) burada da ona yedi taş attı. İbrahim, şeytanı Cemre-i Ulâ da (Küçük Şeytan) tekrar yetişti ve burada da ona yedi taş atınca şeytan oradan uzaklaştı.
Böylece İbrahim (A.S.) şeytana aldanmayıp Allah'ın yolunda olduğunu göstermiş oldu. Mina'da şeytan taşlama bize İbrahim Aley hisselâm'dan kalmıştır. Şeytanı taşlamakla, ona uymayacağımızı, her türlü şeytanî düşünce ve davranışlardan uzak kalacağımızı göstermiş oluruz.
Öyle ya, bir müslüman Allah'ın yolunu bırakıp taşladığı düşmanın peşinden gider mi? Şeytan taşlamak; her türlü kötü düşünce ve davranışlardan sakınmak ve şeytanı bırakıp Allah'ın emirlerine uymak hususunda müslümanlar için anlamlı bir uyarıdır.
İbrahim, (A.S.) oğlu ile başbaşa kalınca, ona Allah'ın emrini bildirmek üzere şöyle dedi: "Oğulcuğum ben rüyamda gördüm ki seni kurban ediyorum."
İsmail (A.S.):
"Babacığım! Sana emrolunanı yap! İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın." dedikten sonra: "Sen bunu anneme söyledin mi?" diye sordu.
İbrahim (A.S.):
"Hayır söylemedim" dedi.
İsmail babasına: "Keşke bunu bana evde söyleseydin de annemle helâllaşaydım." dedi. Baba-oğul birbirleri ile kucaklaşıp ağladılar.
İsmail (A.S.):
"Babacığım, beni sıkıca bağla ve yüzükoyun yatır ve alnımı yere getir. Yan tarafıma yatırma ki yüzüme bakınca acıma hissi, Allah'ın emrini yerine getirmeye engel olur.
Beni boğazladıktan sonra gömleğimi anneme götürürsen belki onunla teselli bulur." dedi.
İbrahim (A.S.):
"Oğulcağızım! Sen Allah'ın emrettiği şey hakkında bana ne güzel yardımda bulundun" dedi ve onu sımsıkı bağlayarak yüzükoyun yatırdı.
Bir baba düşünün ki Allah'ın emrini yerine getirmek için öz evladini, hem de çok sevdiği bakmaya kıyamadığı yavrusunu kendi eliyle kurban edecek derecede Allah'ın emrine teslim oluyor. Bir evlât düşünün, babasına o kadar itaatli ki, kendisini kurban etmek isteyen babasına; itiraz etmiyor, güçlük çıkarmıyor, aksine kayıtsız şartsız ona teslim oluyor, babasının, Allah’ın emrini yerine getirmesine yardımcı oluyor.
Aman Allah'ım!
Bu ne büyük teslimiyet.
Bu ne kusursuz itaat.
Bu ne zor bir imtihan. Bu, Allah'ın emri karşısında ne emsalsiz bir kulluk tablosu.
İbrahim için en zor an gelmişti. Yüzü koyun yatırdığı oğlunun yüzüne bakamadı, çünkü babalık şefkati buna engel idi. Aldığı emri yerine getirmek için bıçağı oğlunun boynuna çekti. Fakat ilâhî kudret o anda tecelli etti, keskin bıçak çocuğu kesmedi. Tam o sırada Allah tarafından:
"Ey İbrahim! Rüyana sadakat gösterdin! İşte sana oğlunun yerine bir kurbanlık! Al onu kurban et" buyuruldu. İbrahim yerinden doğrulup baktı ki, Cebrail Aleyhisselâm bir koç ile gelmiş yanında duruyor. İbrahim, (A.S.) İsmail'in yerine fidye olarak gönderilen koçu orada kurban etti ve oğlu kurban edilmekten kurtuldu.
Bu olaydan maksat bir insanın kurban edil. mesi değil, en zor şartlarda Allah'ın emrine itaatin derecesini ölçmekti. Gerçekten İbrahim ve İsmail, Allah tarafından çok zor bir imtihandan geçirilmiş, baba-oğul itaat, sabır ve teslimiyetin emsalsiz örneğini göstererek bu imtihandan başarı ile çıkmışlardır.
Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor: "Şüphesiz bu, açık bir imtihan idi. Ve onun yerine fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.
Sonrakiler arasında onu (onun şerefli ismini) bıraktık. İbrahim'e selâm olsun. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
İşte bu tarihi olay, Hac'da şeytan taşladığımız ve kurbanlarımızı kestiğimiz Mina da vuku bulmuştur.